İçeriğe geç

Kağıthane İstanbul’un hangi yakasında ?

Kağıthane, İstanbul’un Hangi Yakasında?

İstanbul’daki her ilçenin bir kimliği, bir havası vardır. Tıpkı senin “ben tam da buradayım” diyen tarzında olduğu gibi. Mesela Kadıköy, o cool takılan, kahve içmeye gittiğinde bile 10 dakika boyunca hangi dükkanı seçmesi gerektiğini tartışan, biraz edebiyatla biraz da punk bir havası olan semt. Beyoğlu ise gözlük takıp her kafede bir şeyler karalayan, şehrin merkezinde her an bir etkinlik düzenleniyor hissi uyandıran bir semt. Ama bir de Kağıthane var, değil mi? Hani, o semt İstanbul’daki her yere bir şekilde dahil olabilen, ama “sen kimsin?” sorusuna net bir cevap veremeyen, ne zaman sorsan “Kağıthane, İstanbul’un hangi yakasında?” sorusunun hep karşına çıktığı semt.

Hadi gel, Kağıthane’nin nereye ait olduğunu, neden hala bu soruyu sormaktan vazgeçmediğimizi birazcık da mizahi bir şekilde sorgulayalım.

Kağıthane’nin Hangi Yakası Olduğuna Hızlı Bir Giriş

Beni tanıyorsan, sen de bilirsin; sürekli her şeyin dibine kadar sorgulayan, çok fazla düşünen ama aynı zamanda her şeyi eğlenceli kılmaya çalışan biriyim. O yüzden Kağıthane’nin hangi yakada olduğunu öğrenmek bana neredeyse felsefi bir mesele gibi gelmeye başladı. Düşünüyorum: İstanbul’da neredeyse her semt, kendine ait bir karakter taşırken Kağıthane sanki biraz kararsız. Gözleri ilerideki İstanbul’un çok uzağında ama gözlükleri biraz dumanlı. Nerede, ne zaman ne yapacağı belli olmuyor.

Kağıthane, aslında Şişli’nin kuzeyinde yer alıyor. Yani, her ne kadar İstanbul’un Avrupa Yakasında olsa da, adeta bir “Aradaki boşluk” gibi bir şey. Evet, doğru duydun, Avrupa Yakasında! Ama bu yakayı bazen duygusal olarak pek benimsediği söylenemez. O, aslında bir köprü, bir geçiş yeri, işte. Bazen de “benim hiçbir yere aitliğim yok” havasında.

Kağıthane’de Bir Gün: Trafik, Kıskanılan Dükkanlar ve Komik Konuğumuz

Bir gün, bir arkadaşım Kağıthane’ye gitmem gerektiğini söyledi. “Gel, biraz yürüyüş yapalım” dedi. Şimdi, Kağıthane’deki yürüyüş yolu neresi, orası biraz belirsiz. Bir de trafikte ilerlerken “yavaş git, Kağıthane’ye doğru gidiyoruz” dediğinde, kafanda beliren o soruyu bilemeyebilirsin: Kağıthane, gerçekten nereye bağlı? Ama ben tabii ki bu soruyu içimde büyütmeyi, düşünmeyi bırakıp, bir kafeye oturmak istedim. Düşün ki, 15 dakika boyunca “Kağıthane nerede?” sorusunu kafamda döndürdüm. (Evet, gerçekten bunu yaptım!) Neyse ki kafeye vardık.

Benim için Kağıthane’nin en komik tarafı, her yere mesafeli ama her yere yakın olması. Bir ara dedim ki: “Kağıthane’nin aslında hem Avrupa Yakası hem de Anadolu Yakası’nda olabileceği bir yer olduğunu düşünmeye başladım.” Bu işin bir kenara, biraz da kendimle dalga geçtim: “Eğer ben de bir Kağıthane’li olsam, nereye ait olduğum hakkında kararsız kalırdım. ‘Avrupa Yakasında da olabilir, Anadolu Yakasında da…’ diyerek hep geçiştirirdim.”

Ama Kağıthane’de biraz daha zaman geçirince, insanın burada olmanın garip bir huzuru olduğunu fark ettim. Oranın trafiği de, sakinliği de, karmaşası da bir yandan seni sarmalıyor ve sanki hep “orada” olmak istiyorsun. Tabii, o an kafede önüme gelen çayın tadı bambaşkaydı. O da ne kadar yansıtır, bilemem!

Kağıthane’nin Gerçek Yeri: Hep Bir ‘Hangi Yaka?’ Sorusu

Bazen de düşündüm, belki de bu “Kağıthane nereye ait?” sorusunun asıl cevabı, semtin ruhunda yatıyor. Herkes Kağıthane’yi bir şeylere ait olmamakla suçluyor ama belki de Kağıthane, “her şeyin biraz karıştığı yer” olmaktan hoşlanıyordur. Herkesin beklentilerini karşılayacak kadar yakın, ama bir o kadar da herkese yeterince uzak. Sıkıldığında bir adımda Şişli’ye, oradan da Taksim’e, ya da Boğaz’a gidebilirsin, değil mi? Ama aynı zamanda Kağıthane’nin o sessizliği de var, bir yanda sokaklarda güneş ışığı, diğer yanda geceyi hissedebileceğin bir ortam.

Kağıthane’nin aslında tam olarak bir yaka olmadığını, belki de bunu asla kabul etmek istemediğini fark ettim. Orası, bir geçiş yerinden ibaret. Kağıthane’nin kimlik sorusu, gerçekten de kocaman bir boşluk. Yani, İstanbul’un çeşitli yerlerine geçerken, Kağıthane bir ara durak. Bir yere ait olmamak, belki de bazı insanlar için bir avantajdır. Kendine ait bir yer arayanlar, burada bulduğu o anlık huzuru bir kenara bırakıp, “Hangi yakada?” sorusuyla meşgul olabilirler.

Sonuçta, Kağıthane Nereye Ait?

Kağıthane’yi seviyorum. Neden mi? Çünkü o, tam bizim gibi bir yer. Kendini kimseye açıklamayan, başkalarına nasıl görünmesi gerektiğiyle ilgilenmeyen, sadece burada var olan bir yer. Eğer İstanbul’da nerede yaşadığını sorgulayan birileri varsa, işte Kağıthane tam da o insanlara göre. Birçok semt kendini tek bir yaka ile tanımlar ama Kağıthane, bir yaka ya da bir kimlik sorusuyla uğraşmaya gerek duymadan kendi yolunda ilerliyor. Bazen “biz burada sadece varız” diyor, bazen “Hangi yakada olduğumuz önemli mi?” diye soruyor.

Ve bence bu hâliyle, Kağıthane’nin en ilginç yanı, ne Avrupa Yakası’na ait, ne de Anadolu Yakası’na… O her iki yakayı da, tam ortasında birleştiren bir yer. Çünkü Kağıthane, aslında bizleri tanımıyor, ama biz onu tanıyoruz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

şişli escort
Sitemap
vdcasino güncel giriş